Gerek Aydın Valiliği’nin gerekse yerel yönetimlerin daha iyi şartlarda yaşamasına yönelik tüm tekliflerini “Kocam bana buradan bir yere gitme, dedi” diyerek geri çeviren yaşlı kadının elektrik ve su dahi bulunmayan mağara gibi bir yerdeki yaşam savaşı görenlerin şaşırtıyor. Bakımsızlıktan ve çöplerden dolayı yaşanamaz durumdaki dört duvar arasındaki bir yerde kedi ve köpeklerle ömrünün son günlerini yaşayan Emir Ayşe Nine’nin tek isteği hayatının son günlerini bulunduğu yerde rahat bir yatakta geçirmek.
Edinilen bilgiye göre, 1942 yılında halk arasında köy doktoru olarak bilinen ve askerde sıhhiye olduğu için sağlık bilgisi oldukça yüksek olan Mehmet Gülana ile evlenen Emir Ayşe Gülana eşi ile birlikte şu anda yaşadığı bölgeyi yurt edinip yaklaşık 50 dönüm alanı ıslah edip incir ve zeytin bahçesi yaptı. Burada yaptıkları tek odalı taş bir evde eşi ile mutlu bir yaşam süren Emir Ayşe Gülana’nın 11 çocuğu oldu. Hem çocuklarını hem de bahçedeki incir ve zeytin ağaçlarını gözü gibi bakıp sırtında su taşıyarak büyüten Emir Ayşe-Mehmet Gülana çifti yaklaşık 40 yıl yıl önce kendilerinin bildikleri bahçenin Hazine’ye ait olduğunu öğrendi.
Herkesin derdine derman olan köy doktoru kendi derdini çözemeyince öldü
O zaman, doktor ve hastaneler yaygın olmadığı için çevresindeki herkesin derdine derman olan köy doktoru Mehmet Gülana eşi ile birlikte gözü gibi bakıp büyüttüğü arazinin kendisine ait olmadığını öğrenince çaresiz kaldı. Bu arada bunalıma girip rahatsızlanan Mehmet Gülana, 11 çocuğunun annesi eşi Emir Ayşe Gülana’ya vasiyet ederek “Ölünceye kadar buradan çıkma, bizim buradan ancak ölümüzü çıkarabilirler” dedi. Ve Mehmet Gülana 1978 yılında hayatını kaybetti. Kocasının vasiyetini yerine getiren çaresiz kadın geride kalan 43 yıldır elektriksiz, susuz ve mağarayı andıran bu evde yaşam savaşı veriyor.
Çocuğu gibi bakıp büyüttüğü ve yıllarca içinde yaşadığı arazinin elinden alınmaması için çalmadık kapı bırakmayan Emir Ayşe Gülana, çaresizlik içinde yaşarken kendisinin bildiği arazinin Dalama’da yaşayan bir kişi tarafından hazineden satın alındığını öğrenince adeta yıkılıp hayata küstü. Yaklaşık 43 yıldır yaşadığı araziden dışarı çıkmayan yaşlı kadın artık ömrünün sonuna yaklaştığını belirterek tek isteğinin sıcak bir kap yemek ile son günlerini rahat bir döşekte geçirmek olduğunu belirtti.
“Ben artık öleceğim”
95 yıllık ömrünün 50 yılını eşiyle birlikte mutlu geçirdiğini ancak eşi öldükten sonra çok çileler çektiğini belirten Emir Ayşe Gülana, şu anda kedi ve köpeklerin de kendisine mesken edindiği dört duvar arasındaki bir barakada ömrünü tamamlamaya çalıştığını belirterek artık öleceğini hissettiğini ifade etti. Kalkması daha olay olduğu için damın eşik gibi kısmında yatıp kalkan çaresiz kadın, çevreden birileri yiyecek içecek verirse adeta nefes alacak kadar hayatını idame ettiren çaresiz kadın “Kocam doktordu herkesin derdine çare oldu. Beni de yalnız bırakıp gitti. Giderken de bana ‘buradan ne olursa olsun çıkma’ dedi. Ben de sözünü yerine getiriyorum. Sağ olsun bir oğlum gelip gidiyor. Yiyeceğimi, içeceğimi getirip yediriyor, içiriyor. Yaşım baya ilerledi. Ben artık öleceğim, öyle hissediyorum” diye konuştu.
Tek dileği aynı yerde rahat bir yatak ve temiz bir ortamda ölmek
Devletin daha iyi yaşam şartları sunmasına rağmen tüm teklifleri reddedip 43 yıl önce ölen kocasının vasiyeti gereği arazisinden çıkmayarak mağarayı andıran evde yaşam savaşı veren 95 yaşındaki Emir Ayşe Gülana, tek isteğinin aynı arazinin içerisinde rahat bir yatak ve temiz bir ortamda ölmek olduğunu belirtti. Gülana, “Evim bir gün başıma yıkılacak diye çok korkuyorum. Yıllardır buradayım ve doğru dürüst tamirat yapılmadı. Tek bir isteğim var o da bu bahçe içerisinde yapılacak başka bir ev. Bari son zamanlarımı orada geçireyim. Bu isteğimi gerçekleştiren olursa da ona çok ama çok dua ederim” diye konuştu.
Ayakta duracak hali bile olmayan yaşlı kadının yaşadığı dram görenlerin yüreklerini dağlarken kocasının sözüne olan bağlılığı da duyanları şaşırtıyor.
İbrahim Kılınç – Murat Uçkaç